Denizaltının dalışında iki esas etkindir.Statik ve Dinamik dalış.Denizaltı dalış için bu iki esası aynı anda uygulamaktadır.Bu esasların uygulanışında
deniz suyundaki özellikler
denizaltının bünyesine ve çeliğine etkisi açısından önemlidir.Bunlar temel olarak;
a.Yoğunluk (Tuzluluk-Kesafet) , b.Sıcaklık , c.Basınç
Not.Sıcaklığın 1 ton çelik alaşım levha üzerindeki etkisi çok küçüktür.Ancak binlerce ton olarak ifade edilen bir denizaltıda, yoğunluğa nazaran az da olsa etkileri vardır.Aynı
şekilde basıncında gemi hacmine etkisi küçüktür.Örneğin;
-
Deniz suyundaki sıcaklık yükselmesi materyalde genlesme yaratacak, denizaltının hacmi büyüyecek yuzme kuvvetı artacaktır.
Öte yandan,
-
Denizaltı derine indikçe (ve sıcaklık aynı ise) dış basınç yüzünden gemi sıkışacak hacmi daralacak ve yüzme kuvveti bir miktar azalacaktır.
Sıcaklık ve basınç azalmaları içinde ters etkileri düşünebiliriz.
Statik
Dalış [ yukarı ]
Denizaltının dalışını oluşturan esaslardan biridir.Denizaltı hareketsiz durumundayken;dizayna gore değişen, altı denize açık veya bir valfla kapatılabilen Dalma Sarnıçlarına (Alttaki şekilde Mavi Bölgeler), tepesindeki valf açılıp içindeki hava kaçırılarak su alınması ve
yüzme kuvvetinin azaltılması sağlanır.Ancak sarnıçların dolması,botun bünyesini etkilemesi çok uzun bir aşamadır.Sadece aşağı-yukarı hareket vardır.
Şöyleki;
-
Eğer ağırlıklar baştan iyi hesaplanmışsa,bot ağırlaşmadan dolayı aşağı ivme kazanıp belli bir derinliğe kadar dalıp kalacaktır.Buna;
Nötr Sephiye denir.Bataryadan tasarruf etmek ve etrafı Dinlemek için denizaltı Nötr sephiyeye ayarlanır, bu işleme
Askıya alma pozisyonu denir.
-
Eğer ağırlıklar fazla gelmişse devamlı dalacaktır.Buna
Negatif Sephiye denir, istenmeyen bir durumdur.
-
Eğer ağırlıklar az gelmişse hic dalmayacaktır ya da bir miktar dalıp yukarı çıkmaya başlıyacaktır.Buna
da Pozitif Sephiye denir.
Bu da istenmeyen bir durumdur.
Sarnıçlar:
Denizaltı dalma sarnıçları dolu, emredilen derinlikte hareketsiz ve ayarsız durumdayken; Dalış subayı;
-
Mor renkte gösterilen Ayar Sarnıcına deniz suyu alarak veya atarak denizaltıyı nötr sephiyeye
getirir,
-
Kırmızı renkte gösterilen sarnıçlardaki su miktarı ile oynayarak,botu dengeler/Trimler , tam yatay pozisyona geçirir,
-
Sarı renkteki sarnıçlarda motorin ve su beraber bulunur.Yoğunluk farkı yüzünden,birbirlerine karışmazlar.Motorin sarnıcın altı denize açıktır.Motorin daha
hafiftir,dz.suyunun üstünde yüzer.Dizellerde harcandıkça yerine dolan dz. Suyu ağırlaşmaya neden olur.Ağırlık hesaplamalarında
bunu dikkate alır.
-
Yeşil renkte gösterilen sarnıç;torpido atışı sonrası kovandaki suyun boşaltıldığı sarnıçtır.Atış(lar)
sonrası hesapları gözden geçirir.
Bunlardan başka, ağırlık hesaplamalarında belli periodlarda
dikkate alacağı,
-
İçme
suyu ve aküler için arık su sarnıçları,
-
Lavabo ve tuvaletlerin dokuldugu kirli su sarnıcı,
-
Temiz-kirli makine yağı sarnıçları ve
-
Emercensi durumlarda ani boşaltmayla Pozitif sephiye kazandıran
"Mukavim" sarnıçlar vardır.
Dinamik Dalış
[ yukarı ]
Denizaltının dalışını etkileyen bir diğer
unsurdur; denizaltının baş-kıç ve sancak-iskele bordalarındaki
Kanat benzeri dümenlere ve denizaltının kendisine açı-meyil
verdirilerek , bunlara denizaltının ileri hareketiyle oluşan su akışının etkilerinin kullanılması ile yapılan dalıştır.
Dümenler; Baş ve Kıç Ufki Dümenler olarak adlandırılırlar.Kıç ufki dümenler,baş ufki dümenlerden daha büyüktür.Eski dizaynlarda bu dümen pervanenin gerisine
konarak,pervanenin ittiği suyla bot meyli sağlanıyordu fakat denizaltıların sürat potansiyeli arttıkça Kıç ufki ve Yön (Dikey) dümenlerinin konumu;pervanenin oluşturduğu çürük
ve türbülanslı sudan,akışın düzgün olduğu türbülanssız suya, pervanenin önüne alınmıştır.
Baş ufki dümenlerin görevi emredilen derinliğe inmek, kıç ufki dümenlerin görevi de geminin emredilen meyilini korumaktır.Nötr sephiyeye göre veya geminin süratine göre
(Denizaltının sürati arttıkça, gemide hafifleme olur), iyi ağırlık ayarı yapılmış gemide dümenler
"0" pozisyonundadır.
A. Denizaltı su üstü seyrinde (İleri yolda),
B. Dalma sarnıçlarının Hava kaçıran valfları açılarak,hava kaçırılıyor,sarnıçlara deniz suyu doluyor.(Statik dalış başlıyor)
C. Kıç ufki dümenin meyillendirdiği denizaltı,suyun bünyesine ve baş ufki dümene etkisiyle dalıyor.(Dinamik dalış başlıyor)
D. İstenen derinliğe gelince kıç ufki dümen meyli düzeltip dalışı durduruyor.
E. Ağırlıklar ve trimi ayarlanmış pozisyon: Dümenler sıfırlanmış.
*Günümüzde bazı dizaynlarda Baş ufki dümen,
ağırlık merkezine yakın olacak şekilde Yelken tabir edilen kuleye
konmuştur.
Satıh:
Denizaltı umkuna gelip nötr sephiyeye geçtikten sonra dalma
sarnıçlarının tepesindeki hava kaçıran valfları emniyet için
kapanır.Leğen içinde su dolu ters bardak benzetmesini
kullanabileceğimiz pozisyonu alırlar.İçine bir pipetle hava üflediğimizde
bardağın pozitif sephiye kazanıp su yüzeyine çıkması gibi
denizaltıda yüksek basınç hava tüplerindeki havadan bir
miktar dalma sarnıçlarına üfliyerek satha çıkar. Harcadıkları
250 kg/cm-kare basıncındaki havayı,yüksek tazyik hava kompresörleri
ile 250 kez sıkıştırılmış ve ısınmış halde soğuması için
mukavim tekne dışına form tekne içine monteli çok sayıdaki tüplerde
depolarlar.Tüpler tam Dolu haldeyken denizaltıya çok kez satıh
ameliyesini yaptırabilir.Ayrıca bu hava,dalgıç regulatörleri
gibi regülatörlerle basıncı düşürülerek bir çok işlemler
için kullanılabilir.Örneğin.Bataryayı motora bağlayan yüksek
akım şalterlerini yay basıncına karşı kurmak-kapamak için
10kg/cm-kare basıncında hava kullanılır.Hava kaçırılınca
yay,şalteri açar.
İtici Güç
[ yukarı ]
Klasik(Dizelli) denizaltının itici gücü,1890larda geliştirilmiş Ward-Leonard sistemine dayanır.AC Motor-Jeneratör-DC Motor,bu sistemin orijinal halidir.Sistem; motor verimindeki en az kayıp
üzerine kurulmuştur. Denizaltıda uygulanışı; Dizel-jeneratör-batarya-dc elektrik motoru şeklindedir.Batarya aradan çıkartılıp Dizel-jeneratör-dc elk. motoru şeklinde su üstü seyirlerinde
uygulanmaktadır.
Bataryalar;tasarıma göre değişen çok sayıdaki pilden oluşur.Öyleki bazı dizaynların;dalmış tonajının üçte birini bataryalar oluşturmaktadır. Aşağıda ki resimde ağırlığı yarım ton
olan pilin kesiti görülmektedir.
Pillerin içinde; platelerden başka Sülfirik Asitli sıvı bulunmaktadır.Şarjın son dönemlerinde veya aşırı akım çekilir iken,piller Hidrojen gazı çıkarmaya başlarlar.Asitli sıvı içine Hava
Girişinden hava pompalanarak karıştırılır ve hidrojen baloncukları hava çıkışından denizaltı içindeki atmosfere dağılır.Dalışta-Satıhta devamlı kontrol altında tutulması gereken
tehlikeli bir gazdır.
Günümüzde
Nükleer
olmayan denizaltılar için pratik ve güvenilir bir havadan bağımsız
tahrik (AIP) özelliği en son üretilen konvensiyonel denizaltı
tasarımlarında kullanılmıştır. İsveç’li Gotland sınıfında
Stirling motoru, Alman Tip 212’sinde yakıt hücreleri ve Fransız
Agosta’sında Mesma sistemini kullanmaktadır.
Stirling
dönüşüm motoru,dıştan yanmalı bir makinadır. Yüzde kırk
kadar bir termal etkinlik sağlayacak kapasitede gelişmiş bir
piston motorudur.Motorini Okside edici olarak sıvı oksijen kullanılmaktadır.Bu
teknoloji son beş yılda çok hızlı gelişti ve İsveç denizaltısı
“Nacken”de başarılı denemeler gerçekleştirilmesinin ardından
Stirling dönüşümlü motorları yeni A-19 Gotland sınıfı
denizaltılarda uygulanmaya başlandı.Gotland,
dünyadaki
ilk modern havadan bağımsız denizaltı olma özelliğini taşımaktadır.
Yapılan tecrübelerde
Gotland 14 gün 5 Mil süratle hiç şnorkel
yapmadan intikal edebilmiştir.
Yakıt
hücresi,bir oksidant ile bir yakıtı kimyasal olarak birleştirmek
suretiyle elektrik üretir.Yakıt Pilleri Gürültüsüz Çalışabilen
Elektro Kimyasal Enerji Dönüştürücüleridir. Trasformer Ve
Jeneratöre İhtiyaç Duyulmadığından Elektriki Ve Mekanik Kayıplar
Yoktur. Sistemde Kullanılan Hidrojen Ve Oksijen Gazı Mukavim Tekne
Dışındaki Tanklarda Taşınır.Nitrojen Gazı İnert Gaz Olup
Emniyet Maksadıyla Gemi İçindeki Şişelerde Depolanır.Çoktan
beri derin sualtı kurtarma araçlarında kullanılmaktadırlar ve
uzay programında uzun zamandır tatbik edilmişlerdir.Yakıt
Pili Sistemi Münferit Olarak , Bataya Sistemi İle Paralel Olarak
Veya Bataryayı Şarj Etme Maksatlı
Kullanılabilir.
Yakıt hücresi teknolojisi U-1 denizaltısında 1989-1991 arasında
Alman Donanması tarafından test edilmişti. Bu geminin uzatılmış
süper yapısında 16 yakıt hücresi vardı ve toplam 400 kilo-watt’lık
üretim yapılmaktaydı. Bu da pilleri 50 dakika içinde şarj etmek
için yeterliydi. Bu çok başarılı denemelerin sonucu olarak,
Alman denizaltılarının bir sonraki sınıfı olan Tip 212’lerin
standart olarak birer yakıt hücresine sahip olmaları kararlaştırıldı.212
Sınıfı Denizaltıların Alman Deniz Kuvvetleri için inşa edilen
ilk gemisi 2003 yılında hizmete girecektir.Hybrid
Sisteme sahip olan 212 sınıfları havadan bağımsız
sisteme ilaveten yüksek süratlerde kullanmak
İçin Klasik Dizel Elektrik sistemede sahiptir.Deniz tecrübelerinde
212 sınıfı denizaltı 4 knot
ile 3000 Mil intikal edebilmiştir.
Mesma sistemi, etanol ve sıvı oksijenin kapalı-devrede
yakılması prensibine dayanır.
Ana prensibi havadan bağımsız buhar için enerji teminidir.
Sistem,buhar
ve yakıt çevrimleri, süper hiter,türbin, jenaratör grubu ve
kondansatörden oluşmaktadır.Yanma havası olarak ve gemi havasını
iklilendirmede sıvı Oksijen kullanılmaktadır.Bu sistem bir
denizaltının sualtı dayanıklılığını üç dört katına çıkarabilir.Fransız Yapımı Agosta-90 Sınıfı denizaltı dünyadaki ilk Mesma
Sistemine sahip denizaltılar olup ilki 1999 yılı sonlarında
hizmete girmiştir.
MESMA sisteminin
uygulandığı diğer denizaltı Scorpene sınıfı'dır.
http://www.youtube.com/watch?v=gg_PBGrc-DE
Kapalı çevrim
dizel sisteminde,dizel bir "kutu" içine alımıştır.Bu
kutu sistemin kapalı çevrim olarak çalışmasını sağlar.Tanklarda
saklanan oksijen Yakma Havası olarak dizelin kutusuna gönderilir,
Çalışması sonucu oluşan egzost gazı deniz suyuna verilir.
Sistem basit gözükmesine rağmen sistemin soğutulması
problemlidir.İlk deneyen Stephan Dzhevetsky'dir."Pochtovy"
denizaltısına uygulamıştır.Daha sonra 2.Dünya savaşında Ruslar "RADO"
sistemi adıyla denemişlerdir.
Nukleer denizaltıda; reaktördeki
"Çekirdek"'in kontrollu parçalanması esnasındaki açığa çıkan ısının, yüksek basınçlı buhar üretiminde kullanımı ve basınçlı buharın türbinde dönüş
hareketine çevrilip, şaftla pervaneye iletilmesi ile itici güç temin edilmiştir.Ancak türbinin dönüş hareketi ve buharın türbindeki akış titreşimlerinin gürültülü olması, denizaltının
sessiz olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır.Bu olumsuz duruma çözüm için türbin şafttan ayrılmış bir jeneratörü çevirmektedir.Elde edilen enerji;şafta bağlı
elektrik motorunu çevirmekte, dönüş hareketi pervaneye iletilmektedir.Gelişmiş şok emicilerinde yardımıyla, günümüz nükleer denizaltıları oldukça sessizdir.
İlk nükleer denizaltı USS Nautilus,1954 hizmete girmiştir.Yakıt ikmali yapmadan 146.000 km.si dalışta 170.000 km. gitmiştir. 3
Ağustos 1958de Kuzey Kutbu altından geçmiştir. Sonraki güçlendirilmiş çekirdek yakıt ikmali ile bu mesafeler
artmıştır.Günümüzde bu nükleer çekirdekler,ABD nükleer denizaltılarına 640.000 km.lik erim sağlamaktadır.
Sonraki dizaynlarda;30 knot üstü süratlere erişildiğinden,denizaltılar hidrodinamiğin gerektirdiği Damla biçimini almışlardır."Yelken"
denen üst yapı,Amerikan denizaltılarında
küçülmüş,
Sovyet denizaltılarında Kule büyümüş fakat yüksekliği azaltılıp yuvarlak bir yapıya kavuşmuştur.
Bu Yelkenler;Kuzey kutbunda ,orta menzilli nükleer füzelerin veya Tomahawk gibi akıllı füzelerin atış noktasında,buzları kırması
maksadıyla zırhlı yapıdadırlar.
[ yukarı ]
|